PEKİN
Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayıp da
Pekin, nâm-ı diğer Beijing’i ziyaret
etmemek büyük ayıp olurdu. Burada da yıl içerisinde birçok resmi tatil mevcut.
Tatil, nefes almaktır diyerek mezar ziyareti tatilini değerlendirip düştük
yollara. Mezar ziyareti tatili, uzak yerlerde yaşayan insanlar için 2 günlük
bir tatil. Bu dönemde hemen hemen herkes ölülerini ziyaret etmek için
mezarlıklara gidiyor. Doğrusu güzel bir gelenek, genel olarak Çin halkı bizim
pek alışık olmadığımız davranışlara sahipler. Özetleyecek olursak; sokaklara
tuvaletini yapmak, tükürmek, yemek yerken ağız şapırdatmak, türlü sesler
çıkarmak, sesli sesli konuşmak ve buna benzer birçok kaba olarak tabir
ettiğimiz davranışlar aslında Çinliler için gayet normal bir durum. Bütün
bunlara rağmen tertemiz sokaklar (bazı zamanlar ortaya çıkan kokular hariç),
ışıl ışıl binalar, gökdelenler, şen kahkahalı insanlar ve lüks otomobiller de
görmeniz mümkün. Damak tatları Türk mutfağından çok uzak, hatta Türkiye’deki Çin
restoranlarının daha bir Türk damak tadına uygun olduğu kanısındayım. Buradaki Çin
Mutfağı; uçan kaçan her şeyin yemeğe dönüştüğü yer demek en iyi tanım olur
sanırım. Bu kadar geniş bir yelpazede hiç mi yenecek bir şey yok derseniz tabi
ki var. Olurda bir gün yolunuz buralara düşerse noddle (Çin makarnası) ve yosun
yemeden, dumpling (Çin mantısı) tatmadan, hotpot deneyimi yaşamadan ayrılmayın.
Pekin Çin’in başkenti olduğu için şehir planlaması ve size
sunduğu imkânları diğer şehirlerden farklı. Ama burada yaşayan insanlar da diğerleri
ile aynı davranış şekillerini sergilemeye devam etmişler. Metro ağları gelişmiş
fakat şehir nüfusuna göre sefer sayıları zayıf. Maalesef bu yüzden metrolarda
kalabalığı önleyebilecek bir durum yok. Ayrıca Çinliler, Japonlar ve Koreliler
kadar turist görmeye alışık değiller, bu durum da sizi bir star havasına
sokmaya son derece elverişli. İnsanlar uzaktan sizi gösterebilir, yanınıza
gelip fotoğraf çektirebilir ya da azıcık İngilizceleri ile sizi iltifat
yağmuruna tutabilir. Onlar için yanınızda eşiniz, sevgiliniz olmuş hiç önemli
değildir. Amaç sizinle temasa geçmiş olabilmektir. Bu bazen insanı mutlu
ederken bazen de bir o kadar sinir edebiliyor. Pekin genelinde İngilizce bilen
insanlar bulmak zor aslında ama Pazar satıcıları ve Çin Seddi’ne götüren
taksiciler çat pat konuşabiliyorlar. Eğer şehir içinde taksi kullanmak
isterseniz yanınızda mutlaka gideceğiniz yerin Çince yazılmış adresi olmak
zorunda, yoksa hiçbir taksici Latin harfleri kullanılmış adresleri anlamıyor.
Bu kalacağınız otelin ismi için de geçerli. Sonuç olarak Latin alfabesi ile
yazılmış her şeyin aslında Çince karşılıkları olduğunu unutmamanız gerekir.
Taksiler, Türkiye’ye göre çok ucuz. Metro biletleri de uygun, yalnız önemli bir
detay; Pekin’de günlük ya da haftalık kartlar yok her seferiniz için bilet
almak zorundasınız ve başka istasyondan alınmış biletler diğer istasyonda
geçerli olmuyor. Buradaki bir diğer ucuzluk yeme içme konusunda. Birçok ülkeye
nazaran fiyatlar uygun. Alkol ve sigarada ise fiyatlar çok çok daha uygun.
Örneğin Çin’in en meşhur birası Tsingdao çeşidine göre 1-3 TL arasında.
Pekin’e Gidiş
Çin’deki meşhur hızlı trenleri duymayanımız yoktur.
Biz de bu, saatte 300km hız yapan, neredeyse uçaktan daha konforlu olan
trenlerle Pekin’e ulaştık.
Bu
trenlerde 3 kompartıman mevcut. 1.Business 2.First class 3.Second class, eğer
hazır Çin’e geldik başka şehirleri de görelim diyorsanız First class tercih
etmenizi tavsiye ederim.
Tabi bilet almak için de İngilizce bilen bir Çinli’den
yardım almanız gerektiği notunu da eklemeliyim. Biz 3 saatlik bir yolculuğun
ardından sonunda Pekin’deydik Mayıs ayının başlangıcı olmasına rağmen hava
10-15 derece arasında gidip geldi. Türkiye’den gelecek olanlar için THY’nin
Pekin’e direk seferleri var. Yaklaşık 10-11 saatlik bir yolculuk sizi bekliyor
olacak.
Pekin’de ilk gün
Pekin tren istasyonunda indikten sonra hemen istasyon
içerisinde yer alan metroya yönelip otele ulaşmak için koşturmaya başladık.
Etraftaki kalabalığın başınızı döndürmesine izin vermeden hemen metro bileti
almak için makinalara yöneldik. Otel rezervasyonumuzu Agoda.com’dan yapmıştık.
Lokasyon olarak Pekin’in kalbindeydik desem yanlış olmaz. Yasak Şehir (Forbidden
City), Tiananmen Meydanı, Pekin Ulusal Tiyatro (Beijing National Theatre), Wangfujing
Caddesi, National Musuem of China yürüme mesafesindeydi. Çin’de yüz ölçümü
geniş olduğundan, yürüme mesafesi, planladığınızın iki katı kadar olabiliyor.
Yürümeye alışkınsanız hiç sıkıntı yok. 5 ila 15 dakika arasında bahsettiğim
noktalara ulaşmanız mümkün. Otelimizin adı Tianan Rega Hotel idi (4 yıldız).
Gecelik
konaklama ücreti 70 dolar kadar. Odalar temiz ve güzel. Otele ait bir servis
aracı yoktu. Zaten buna gerek de yoktu, dediğim gibi lokasyon olarak çok
merkeziydi. Otelimiz, Yasak Şehir (Forbidden City) ile Wangfujing Caddesi
arasında olduğu için Tiananmen Meydanı’ndaki istasyondan çıktık ve Wangfujing
caddesine doğru yürüdük. Line 1 Tian’anmen west istasyonu. Bu istasyon sizi
direk Tiananmen Meydanı ve Yasak şehrin kapısına çıkaracaktır. Wangfujing
caddesi Tiananmen Tower’in doğusunda kalıyor. Yüzümüzü Tower’ın üzerinde yer
alan Mao Zedong posterine çevirip doğuya doğru yöneldik. Pekin’de de oteli
bulmamız çok kolay oldu.
Hemen
eşyalarımızı bırakıp otelin karşısındaki restoranda bir şeyler yedik ve Yasak Şehire doğru gittik. Yılın hemen
hemen her günü Yasak Şehir’in yoğun ziyaretçileri varmış. Tiananmen Tower’in
önünde Mao Zedong’a bir selam çakıp şehre girebilmek için bilet kuyruğuna giriyoruz.
Mao
Zedong, Çinliler için önemli bir lider. Çin Komünist Partisi’nin ve Çin Halk
Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Halk, geçmişte yaptığı birçok hataya rağmen, onu
bir ilah olarak görüp, büyük saygı duymaktadır.
Yasak
şehir, 9,999.5 odası olan son derece büyük bir saraydır (Vikipedia’da 8,707
odası olduğu yazıyor, sarayda ki otomatik rehberlerse 9999,5 olduğunu söylüyor).0,5’lik
oda Hanedan’ın son kralının henüz çocuk olması, isminin anlamı ise imparatorun
izni olmadan kimsenin saraya girememesi ve saraydan ayrılamamasından geliyor.
Sarayın içinde yer alan kral yolları hala görkemini korumaktaydı. Sarayların en kötü yanı ise binaların içine girip o atmosferi hissedememek.
Bu
durum sonucu ister istemez insan kendi ülkesiyle kıyaslıyor, maalesef saraylar
ne kadar büyük olursa olsun, Topkapı sarayının görkemini ve atmosferini ucundan
kıyısından yakalatamıyor.
Sarayın
içerisinde bir de bahçe mevcut. Bahçede gezerken küçük bir çocukla
karşılaşıyoruz, Çin’de 0-3 yaş arası çocuklar tuvalet eğitimi için delikli
pantolon kullanıyorlar, kar kış dinlemeksizin bütün bebekler, tuvalet eğitimi
tamamlanana kadar popo açık geziyor.
Ayrıca
bahçede kral ve kraliçenin dolunayı izledikleri kuleyi de ziyaret etmeniz
mümkün.
Yasak Şehri dolaşmak birkaç saatimizi alıyor. Girişte aldığımız MP3
tarzında otomatik rehberin Türkçe seçeneğinin olması çok yardımcı oldu.
Seslendirenin bir Çinli olması bazı kelimeleri anlamakta güçlük yaşattı ama
yine de kesinlikle tavsiye edilir.
Burada
işimiz bitince kendimizi Wangfujing caddesine atıyoruz. Wangfujing, birçok
markanın bulunduğu alışveriş için eğlenceli bir yer.
Caddenin
içerisinde bir de yerel satıcıların olduğu geleneksel bir pazar var.
Pazarın girişinde sizi envai çeşit akrep, denizyıldızı, cırcır böceği gibi sıra dışı yiyecekler bekliyor.
İlerlere
gittiğinizde ise çakma Rolex’ler, geleneksel kıyafetler ve birçok aksesuarların
satıldığı sokak satıcılarıyla karşılaşacaksınız. Burada
en önemli şey pazarlık yapmak. Çünkü satıcılar ürünlerin en az 3 katını talep
ediyorlar. Örneğin 20 RMB’lik bir kar küresi için (1 TL yaklaşık 3,5 RMB) 60 RMB
diyorlar ve siz pahalı dediğiniz anda pazarlık başlıyor. Yapacağınız şey eğer
20 RMB’ye vermiyorsa arkanızı dönüp gitmek. Arkanızı döndüğünüz anda kar küresi
sizindir. Akşam
yemeğini caddedeki Mcdonalds’da çözüp ilk günün yorgunluğunu atmak için
caddenin tam ortasındaki camdan kafeye kendimizi attık ve birer Tsingdao bira söyledik.
Tesadüf ki yan masamızda Hollanda’dan gelen Türk arkadaşlarla
tanıştık. Ertesi gün planımız Çin seddine gitmekti ama hava yağışlı olduğundan
dolayı bunu başka güne ertelemek daha mantıklı olurdu, çünkü set şehrin dışında
ve hava şartları orada daha çetin olduğu bilgisini bizimle paylaşıyorlar,
ayaküstü kısa sohbetten sonra herkes masasına dönüyor. Çin genelinde gece hayatı çok yaygın değil,
saat 22’den sonra sokaklar ıssızlaşmaya başlıyor. Bu nedenle çok fazla
uzatmadan otele dönüyoruz.
Pekin’de 2.gün
Programımızdaki değişiklikten sonra sabah erkenden
yollara düşmeliydik, bunun için kahvaltıyı otelde yaptık. 08.00’da otelden
ayrıldık ilk durağımız Pekin Ulusal Tiyatro (Beijing National Theatre) binasını
görmekti. Burası Tiananmen Meydanı’nın az ilerisinde olduğu için yürüyerek
gittik. Başka lokasyondan gelenler için ise, Line 1 Tiananmen West istasyonu Exit C sizi
tiyatronun içine girdirecektir.
Biz
yürüyerek tiyatronun yanına kadar gittik binan şeklinden dolayı yumurta olarak
anılıyor. Gerçekten büyüleyici bir görüntüye sahip, etrafı havuzla çevrili bu
binaya nasıl gireceğimizi çözemedik ve dönmeye karar verdik. Tam metroya girdik
ki meğerse tiyatronun girişinin metro istasyonundan olduğunu fark edip daldık
içeri.
Bina ziyareti 30 RMB, içerde bütün oyunların
dekorları, kostümleri ziyarete açık.
Keyifle
tiyatroyu gezdikten sonra ikinci durağımız olan Cennet Tapınağı’na (Temple of
Heaven) doğru ilerledik. Subway Line 5
Tiantan Dongmen Station, Exit A. Buraya da giriş için bilet almanız gerekiyor.
Girişte
kocaman bir bahçe ve içeride insanlar sanki pikniğe gelmişler gibi huzurlu zaman
geçiriyorlar. Etrafta bolca Çin Daması oynayan yaşlılar, koro halinde şarkı
söyleyen insanlar, topluca dans eden kadınlar (Çin’de çok yaygın, akşamları
parklarda birleşip step yapar gibi dans eden kadın toplulukları yoğunlukta)
gizlice bir şeyler satmaya çalışan işportacıları görebilirsiniz.
Cennet
Tapınağı Kraliyet ailesinin ibadet etmek için kullandığı tapınak olduğundan
dolayı şuan aktif olarak kullanılmıyor. Cennet Tapınağı’nda ziyaretimiz
bittikten sonra bir sonraki mekân için yollara düşüyoruz. Sıradaki yer Lama (Yonghegong)
Tapınağı subway line 2 Yonghegong istasyonunda inip tapınağa doğru
yürüyoruz. Burası Tibet Budizm’inin aktif faaliyet gösterdiği en büyük tapınak,
giriş 25 RMB ve size biletle birlikte
tapınak tanıtım cd de veriliyor.
Bu
tapınak halen faaliyette olduğu için son derece büyüleyici. Birçok insan
tütsüleri ile buraya gelip tapınak içersin de bulunan tanrılara dualarını ve
şükranlarını sunuyorlar.
Tütsülerin
dumanları ve içerdeki atmosfer insanı büyülüyor adeta. Arada rahiplerle
karşılaşıyorsunuz, çünkü tapınakta yaklaşık 200 rahip yaşıyor.
Tütsüleri
yakmak için hazırlanan mangallardan birisi dilek tutmak isteyenler için para
atılan bir sunak haline getirilmiş buraya kadar gelip, dua etmemek ayıp olur
diyerek atıyorum parayı.
Tapınak
ziyaretinden sonra acıktığımızı fark edip en yakındaki KFC’ye oturuyoruz. Neden
bu kadar fast food’a dayandığımızı sorarsanız, burada yaşamamıza rağmen yerel
restoranlarda menüden tercih yapmak sıkıntılı ve başarısız lezzetlerle
karşılaşmamıza neden oluyor. Yemekten sonra
Tapınağın hemen karşısındaki Hutong sokaklarına dalıyoruz. Burada
geleneksel Çin evleri ve bu evlerin bar ve restauranta dönüşmüş hallerini görüp
bir sonra ki durağımız olan Beijing
Zoo-Pekin hayvanat bahçesine yöneldik pandaları görmek için
sabırsızlanıyorduk. Subway
Line 4 Dong Wu Yuan istasyonunda indik.
Hayvanat
bahçesi inanılmaz kalabalıktı. Çoluğu çocuğu kapan soluğu orada almış gibiydi.
Bu zamana kadar gördüğüm en büyük hayvanat bahçesiydi. Aklınıza gelebilecek her
türlü hayvan mevcuttu. Panda, ayı, kaplan, aslan, devekuşu, zebra, miskin,
zürafa, hipopotam, gergedan, bizon, fil, lama, kartal, maymun ve daha fazlası.
Ama
en sevimlileri pandalardan sonra zebralar ve devekuşları idi. Bu iki hayvan
guruplarını aynı platforma koymuşlar fakat aralarındaki arkadaşlık takdire
şayandı doğrusu.
Hayvanat
bahçesinin içerisinde bir de akvaryum mevcut. Bu akvaryumun giriş ücreti ayrı,
burada da balina ve yunusları görme şansınız var. Eğer akvaryumu görmek
istiyorsanız tekrar bilet almanız gerekiyor. Biz geç kaldığımız için akvaryuma
giremedik. Ama bir gün yolumuz tekrar Pekin’e düşerse ilk durağımız akvaryum
olacaktır. Karnımızın acıkması ile akşam yemeği için daha önceden
araştırdığımız Turkish Mum Restaurant’ın yolunu tuttuk.
. http://www.thebeijinger.com/directory/turkish-mum
Türk mutfağına özlemimiz had safhada olduğu bir dönemde bu restoran bize çok
iyi geldi. Restoranın en önemli özelliği sahibinin Çinli olması, daha doğrusu
hiçbir çalışanın Türk olmaması. Restoran sahibesi orta yaş üstü Çinli bir
bayan. Bazı Arap ülkelerinde ve İstanbul’da aşçılık eğitimi almış. Yemekleri
sipariş ederken inanılmaz heyecanlıydık zeytinyağlıdan, mantıya, kebaba,
mezelere, çaydan rakıya kadar her şey aslına uygun olarak kalmış.
Biz mercimek ve ezogelin çorba, adana kebap, patlıcan kebabı, humus, ezme, süzme, bir İran mezesi, mevsim salata söyledik. Çekinmeden söyleyebilirim, Türkiye’deki birçok restorandan daha lezizdi yemekler.
Yemeklerin verdiği mutlulukla düştük yine yollara tam
restoranın çıkışında Uygurlu bir sokak satıcısının standına göz atarken pirinç
bir Buda heykeli gözüme çarptı 180 RMB ile başlayan satış girişimi pazarlık
sayesinde 50 RMB’de sonuç buldu. Yineliyorum sokak satıcılarından alışveriş
yaparken pazarlık yapmayı unutmayın. Küçük alışverişimiz sonrası taksi ile
otele döndük ve ilk gün gözümüze kestirdiğimiz parçaları almak üzere Wangfujing
caddesindeki geleneksel pazara gittik.
Pekin’de 3.gün
Bir gün
ertelediğimiz Çin Seddi gezimize havanın daha da güzelleşmesi ile büyük bir
hevesle başladık. Sabah 7’de uyanıp kahvaltıyı Mc Donalds’da yaptık. 8’de
yollara düşmüştük ancak küçük bir sorunumuz vardı. Çin seddi, Pekin’e yaklaşık
70 km uzaklıktaydı daha önceden yaptığımız araştırmalara dayanarak tren
istasyonun yolunu tuttuk. Çin seddi Badaling adı verilen bir bölgede. Buraya
günlük trenlerin kalktığını öğrenip belirtilen istasyona gittik oraya
vardığımızda saat 9 olmuştu. İlk tren 13.15’teydi ve bilet satışı 11’de
başlayacaktı. Fakat insanlar şimdiden kapalı gişenin önünde sıraya girmişlerdi.
Biraz düşünüp öğlene kadar orda olmanın mantıksız olduğunu karar verdik. Bu
arada bir taksici 700 RMB’ye götürebileceğinin teklifini verdi ama bu çok
pahalıydı ve daha zamanımız vardı alternatif yol bulmaya karar verdik. Daha
önce Çin Seddi’ne giden otobüslerin olduğunu duymuştuk (şuan adresini
hatırlayamıyorum maalesef) metroya atlayıp otobüslerin kalktığı durağı bulduk
ve bulmamızla şaşıp kalmamız bir oldu. Alan mahşer yeri gibiydi sıranın
uzunluğu 1 km’yi buluyordu.
Sıranın
sonuna geçip bir yandan düşünmeye devam ederken bir taksici yanımıza yanaşıp
400RMB’ye götürebileceğinin teklifini verdi. Bu sefer eşim taksiciyle pazarlığa
başlayıp 200RMB’den fazla vermeyeceğini söylerken, başka bir taksici kabul
deyip bizim gibi 1 çift daha alıp yola koyulduk. 1,5 saatlik yolculuk ardından Çin Seddi’ndeydik.
Yolda daha önce Milliyet Gazetesi’nde okuduğum ‘’Dünyanın en iyi 100 terk
edilmiş yeri’’ listesinde olan Pekin Disneyland’inin yanından geçtik.
Ama
biz yukarıda yorulmaya karar verip teleferikle sedde çıktık. Teleferik sedde
girişten daha pahalı ama bunun sayesinde 100’lerce insanın arasına girmeden
biletinizi alıyor ve rahatlıkla yukarı çıkabiliyorsunuz.
.Yukarıya çıktığımızda eşsiz bir manzara bizi bekliyordu. Seddin uzunluğu yaklaşık 6,700 km. Dağlık
bir bölge olduğu için inişli çıkışlı ve bayağı yokuşlu yollar bizi
bekliyordu. Bir ara yorgunluktan
bacaklarımın titrediğini itiraf etmeliyim
Ama
zirveye çıktığımızda her şeyi unutup Dünyanın 7 harikasından birini görmenin
hazzını yaşamak en güzeliydi.
Seddin
üzerinde sizi aşağıdaki diğer girişe iniş çıkış yaptıran bir tren sistemi
kurulmuş 60 RMB gidiş dönüş yapmanızı sağlıyor denemenizi tavsiye ederim gayet
keyifliydi.
Buralarda
bir sürü hediyelik eşya satıcıları mevcut, biz bunları Wangfujing’den temin
edip onun yerine güzel bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi tercih ettik.
Dönüş
için tren istasyonun döndüğümüzde bizi korkunç bir kalabalık bekliyordu. Koltuk
numaraları olmadığı için uzun bekleyişin ardından trene bindiğimizde oturacak
yer kalmamıştı, bizde bulunduğumuz yere oturduk. Bizi gören yorgun Çinliler de
oldukları yere çöktüler. Akşam yemeğinde bugün, meşhur Pekin ördeği denemesi
vardı. Wangfujing caddesindeki Quanjude Roast Duck Restaurant’ı tercih ettik.
Çin’de
geçirdiğimiz 6 ay sonunda yaşadığım yemek deneyimleri ördeğin bile yenilebilir
listemden çıkmasına neden olmuş meğerse. Eşim ile menüyü incelerken yeteri
kadar cesaretli olmadığımı fark ettim ama bu bana pişmanlıktan başka bir şey
getirmedi. Bütün bir ördeği Latif tek başına bitiremeyeceği için yarım porsiyon
söylemeye karar verdik. Ben, tadına bakma olayından biraz ilerisi ile
yetinirken eşim afiyetle yedi ördeği. Haklıydı, aslında çok lezzetliydi ve bu
yemeğin vatanındaydı.
Ördekler
bir grup garson eşliğinde seremoni ile mutfaktan masalara yöneliyor. Önce
kafası ayrılıp başka bir tabakta size sunuluyor, ardından sırt derisi
dilimlenip başka bir tabakta servis ediliyor, geri kalan kısmı ise son derece
ince dilimlenerek servise hazır hale geliyor ardından servis görevlileri nasıl
yemeniz gerektiğine dair bilgi vermek için yanınıza geliyor.
Aklımda kalanlar sırt derisini şekere batırarak yediğimiz.
Ördek dilimlerini soya benzeri bir sosa batırıp arasına taze soğan koyup
ekmekle dürüm yapıp yemek olduğu.
Restoranın müşteriler için hazırladıkları ördek suyu çorbasını da
seremoni ardından ikram ediliyor. Yemekten
sonra biraz Wangfujing’de dolaştıktan sonra inanılmaz yorgun otele dönüyoruz.
Pekin’de Son gün
Pekin’deki son günümüz, yine sabah erkenden kalkıp Tiananmen
Meydanı ve National Museum of China’yı ziyaret etmekti. Trenimiz 14.15’te idi.
Otelden ayrılış işlemlerini tamamlayıp, valizleri lobiye bırakıp kahvaltı için
Mc Donalds yolunu tuttuk. Mc Donalds kahvaltısı bizim kurtarıcımız olmuştu.
Patates, yumurta ve reçelden oluşan kahvaltı bizi gün içerisinde bayağı tok
tutuyordu. Kahvaltının ardından meydana çıktık. Meydan, 4 Haziran 1989’da çok
büyük bir olaya şahitlik etmiş, öğrenciler, aydınlar ve işçilerin ÇHC karşı
ayaklandığı bir eylemde üzerlerine tankların sürülmesi emri verilmiş ve yüzlerce
insanın ölümü ile sonuçlanmıştır
Meydan, aynı zamanda dünyanın en büyük meydanı unvanına da sahiplik ediyor.
Meydanın içinde Mao Zedong’un anıtmezarı da var. Bu mezara çanta, kamera,
telefon gibi materyallerle giremiyorsunuz. Açıkçası bu tutumdan rahatsız olup
anıtmezara girmemeye karar verdik. Meydanda klasik Uzak Doğu pozumu da
verdikten sonra, National Museum of
China’ya yöneliyoruz.
Müze içerisindekiler daha çok yakın tarihe ait parçalardı. Biraz dolaştıktan sonra zamanın yaklaşması ile birlikte Pekin’e veda edip Weifang’a geri dönmek üzere yollara düşüyoruz.
Harika bir yazı olmuş, hangi durakta inilir, nasıl gidilir. Muhteşem bir yazı. Tek tek tüm başlıklara yorum yazmak istemedim. Buradan, diğer yazılar için de kutluyorum sizi.
YanıtlaSilTeşekkür ederim 😊
Sil