17 Ağustos 2014 Pazar

KAŞ




Uzanmışım Kumsala,
Güneş damlar içime …


Akdeniz çocukları olduğumuz için midir bilemiyorum, Mayıs ayı gelir gelmez içimiz kaynamaya başlar. Her hafta sonu kendimizi deniz kenarına atmaya çalışır hatta yazıklarda deniz sezonunu açtığımız bile olurdu. Son iki yıldır Çin’de ikamet ettiğimiz için bir süreliğine yazlık faslını kapatmış olduk, lakin yine 2 haftalık Türkiye tatilimiz vardı ve bunun bir haftasını memlekete bir haftasını da tatile ayırmaya karar verdik. Gerek senenin yorgunluğu gerek yurtdışı seyahatlerimizin yoğun temposunun verdiği bir durgun tatil özlemi ile bu senelik Akdeniz de yaptığımız o güzel turlara ara verip dinlenmek ve dalışa olan özlemimizi gidermek için 5 gecelik tatilimizi gönlümüzün Nar Çiçeği Kaş’ta geçirmeye karar verdik.  



Ben yine haftalar öncesinden Kaş ile ilgili araştırma yapmaya başladım. İlk kez gitmiyorduk elbet fakat en fazla iki gece takılıp yolumuza devam etmiştik o yüzden en meşhur restaurant hangisidir? Nerde? Ne yenilir? Ve en önemlisi Dalış okulları hakkında bilgileri topladığım gibi dosyamı hazırladım. Yolculuk öncesi Malezya Havayollarının başına gelenler her ne kadar beni biraz panikletse de gözümün nuru Türk Hava Yolları ile 18 Temmuz’da Şanghay’dan İstanbul’a oradan da Güzel Adana’mıza güvenle ulaştık. İki günlük aile kucaklaşması ve hızlı bir alışveriş turunun ardından 21 Temmuz Pazartesi Pegasus Hava yolları ile Antalya’ya ulaştık. Adana'dan yağmur kıyamet yola çıktık. 



Eşimin ailesi de ramazan boyunca Kaş’ta tatil yaptılar bizim gideceğimiz haftada orda olacaklardı dönüşte de birlikte araba ile döndük. Adana’dan Kaş’a otobüsle gitme hayalleri kurduk fakat gördük ki böyle bir sefer yokmuş. Aktarmaları da bizim gözümüz kesmedi. Yaptığım bütün araştırmalar sinir stres olarak bana geri döndü sanki Antalya’dan Kaş’a değil Mars’a gidiyorduk, Antalya otogarında otobüsler akşam 8 den sonra çalışmıyormuş rezervasyon da yok ilk gelen ilk alır kuralı geçerli. Uçağın rötar ihtimalini de değerlendirince Havalimanından transfer hizmetlerini araştırmaya başladım. Sevgili arkadaşımız Yeliz Antalya’da bir turizm firmasında çalıştığı için bu konuda biraz şanslıydık sağ olsun hemencecik bize en uygunundan bir transfer ayarladı ve bizi karşıladı. Antalya Havalimanından eşimin ailesinin kaldığı yazlığın kapısına kadar keyifle seyahat ettik. Yeliz’de yol boyunca bize eşlik etti ve böylece 3 saatlik Antalya - Kaş yolu sohbet muhabbet ve hasret gidermece ile anlamadan geçti. İlk gece Annelerle birlikte kaldık bizi misafir ettiler sohbet muhabbet uzun oldu haliyle.

Nerede Konakladık?

 Ertesi sabah erkenden konaklayacağımız pansiyona geçtik burası 2 yıl önce kaldığımız ve de çok beğendiğimiz Antiphellos Pansiyondu. Kaş’a gelmeden rezervasyon için pansiyon sahibesi Aylin Hanım’la irtibata geçmiş ön ödemede yapmıştık. Gecelik 150TL bu fiyat hem pazarlık etkisi hem de ramazan ayı içerisinde olduğumuz içindi(sezon 220TL ve de üstü) . Başta deniz gören odaların dolu olduğunu yan odadan rezervasyon yapabileceğini söylemesine rağmen bize deniz gören bir oda ayarlanmışlardı.



Hem de 2 sene önce kaldığımız odanın bir üst katını. Pansiyon muhteşem manzaralı bir Teresa sahip, eğer ikinci kat ve üstü katlardaysanız, sabah uyanınca gözünüzü açar açmaz deniz sizi kucaklıyor olacaktır lâkin genel olarak Antiphellos pansiyonla ilgili görüşlerimiz çokta olumlu değiller. Booking.com dan takip ettiğinizde aynı fiyata çok daha konforlu yerler bulabiliyorsunuz biz biraz duygusal davrandık.


Neydi bizi rahatsız edenler; işletme çalışanları henüz 15-16 yaşındaki gençler iş ciddiyeti pek yok, temizlik konusu biraz vasat, defalarca oda temizliği sonrası balkon kapısının kapalı tutulmasını söylememe rağmen odaya her girdiğimde kapının sonuna kadar açık olduğunu gördüm. Havluları her değiştirdiğimizde yeni verdik size gibi cümlelerle başlayan konuşma daha çok kendi kendine söyle moduna dönüştüğü için hiç hoş olmuyordu. Ya bu hizmeti vermeyeceksiniz ya da kotanız varsa en başından söyleyeceksiniz. Kısacası biz 2 sene önceki samimiyeti bulamadık.

 Hangi Dalış Okulu ile Nerelerde Daldık?

EGEBARAKUDA DALIŞ OKULU- Uğur TANRISEVER


Kaş’a gelmemizde ki en önemli etken tabii ki de dalıştı. Daha önce iki farklı dalış okulunu denemiştik. Geçen sene ben subaqua’da Oray hoca ile deneme dalışına çıkmıştım ve gayette memnun kalmış bunun üzerine 1 yıldız dalıcı eğitimi almaya karar vermiştim. Eşim ise tekne klasiği 5-6 kişilik guruplarla dalmış ve istediği randımanı alamamıştı. Bu sene hem çok dalış yapacaktık hem de istediğimiz noktalarda keyif alacağımız bir dalış olsun istiyorduk. Kaş’ta tekne kültürü kısaca şöyle; bir gün önceden ofislerinde rezervasyon yaptırdığınız, istediğiniz noktaya kesin gidileceğini söyleyen çalışanlar, ertesi sabah bir sürü insanın doluştuğu mülteci teknelerini andıran kalabalıkta size dalış noktasının değiştiğini sizin aklınızdan bile geçmeyen alakasız bir yere gidiyorsunuz. Dalıcının, eğitmenin, dalıcının dalış yapmayan arkadaşının dahi olduğu bu teknelerde dalış sıranızı bekler kıyafet kollar ve gereğinden fazla zaman harcarsınız. Bu hep mi böyledir tabi ki hayır ama Kaş ve Kaş gibi dalış açısından popüler noktalarda tekne ile dalışa gitmek böyle olsa gerek.  Tabi herkesin keyif aldığı şey başka ama bu bizim için keyifli olmadığından alternatif ne olabilir diye araştırırken EGEBARAKUDA KAŞ DALIŞ OKULU’nun Tripadvisor’da ki yorumları gözüme takıldı KİŞİYE ÖZEL DALIŞ diyordu, yorumlarda herkes çok memnun kaldıklarından bahsediyordu derken Egebarakuda Dalış Okulun internet sitesine de baktım. EGEBARAKUDA KAŞ  Kaş’a gider gitmez de kontak kurduk. Ofisleri bu sene Kaş Restaurantın karşında Uğur Tanrısever ve Onur Koraltürk Kumsal her akşam ordalardı. Uğur Hoca işinde gerçekten çok titiz olduğunu ilk akşam konuşmalarımızda hissettirdi.


Sistem şuydu; biz Zodyak botla belirlediğimiz dalış noktalarına dalış tekneleri yola çıkmadan ortalık balık adam dolmadan gidip gelecektik. Botta sadece biz ve yahut duruma bağlı olaraktan 2 misafir daha olabilirdi. Şansımıza sadece 1 kez 2 Hollandalı eşlik etti. Bu sene tekne dalışları 55 TL Egebarakuda ile istediğin yere özel dalış ise 100TL. Arada ki fiyat farkı gördüğümüz su altı canlıları ve konfor,  güvenlik, göz önünde bulundurulduğu zaman hiçbir şey olduğunu garantiledi. Eşim 11, ben 5, Zeynep(eşimin ablası) 1 deneme dalışı için anlaştık. Sıra nerelerde dalış yapacağımızın kararını vermeye geldi. Brövelerde farklı olduğu için önce birlikte dalış yapabileceğimiz noktalara sonra eşimin istediği diğer noktaları belirledik. Dalışlara Gencer Özdemir ile yaptık,  kendisi son zamanlarda gördüğüm en dikkatli, kontrollü, güvenlik konusunda son derece hassas dalış eğitmeniydi. Yüzey beklemeleri, derin dalışlardan yüzeye çıkış kontrolleri gibi birebir insan sağlığına etkili olan bu dalış kurallarına son derece titizlik göstermesi ve güler yüzü ile tüm dalışlarda bize eşlik etti, Sevgili Onur Koraltürk Kumsal’da bot içerisindeki gerek olabilecek her şeyi düzenliyor toparlıyor kontrol ediyor bize bir giyinmek kalıyordu sayesinde. 


  Sabah 9 da bazı günler 8.30’da dalış için hazır olup yola çıktık. Nerelere daldık neler gördük kısmına gelince ise;

1-      Fenerde ki Rif ile ilk açılışımızı yaptık hem bir senenin hamlığını atmak için de gayet güzel bir tercih oldu. Henüz Dalış tekneleri yanaşmadığı için kimseler yoktu gittiğimizde Eşim ben ve Gencer Özdemir su altına indik. Bu sene ilk su altı ekipmanımızı da aldığımızı gururla söyleye bilirim fotoğraf makinamız su altında bize eşlik etti. İlk dalışta kontrol için sadece Housing’ini indirdik. Şans ya neler gördük o dalışta da; kocaman bir su kaplumbağası, Kaş’ın meşhur Orfozu Süleyman (yaklaşık 1 metre),  Ahtapot, Deniz Tavşanı ve rengârenk yüzlerce balık… (22 metre)



2-      Fenerde ki Uçak batığı, bu turizm amaçlı batırılmış bir uçak. Görsel olarak çok etkileyici! Geçen senelerde defalarca gitmek istememize rağmen orda hiç canlı olmadığını bahane ederek gitmek istemeyen dalış okullarına buradan seslenmek istiyorum, henüz Bebek olan bir Müren balığını uçağın pervaneleri arasında gördük ayrıca Lagos ve Orfozlar burada da vardı. Deniz Tavşanı ve Tüplü kurt uçağın gövdesinde yer edinmişti. Uçak 21 metre derinlikte kıyıdan yüzmeden botla direk üzerine doğru süzülerek iniş yaptık. İlk bakışta ürkmemek pek mümkün olmadı benim için.



    3-      Neptün (Sahil güvenlik), buraya eşim indi. İnerken Hollandalı arkadaşlardan birisi heyecana kapılıp tüpünü çabuk bitirince ve kulak problemi yaşayınca dalışı tam tamamlamadan dönüş yaptılar. Geminin burnuna kadar gidip geri dönüldü.(36 metre)



 4-      Hidayet Koyu,  birlikte dalış yaptığımız bir diğer koy burada zirai tarım uçağı batığı vardı. Bir teknenin çapası sonucu uçak ikiye ayrılmıştı. Kanatlar 18 metrede gövdesi ise 21 metredeydi. Görüş biraz bulanıktı.(21 metre)



     5-      Oasis, burada doğal bir durum sonucu batmış bir gezi teknesi varmış benim inemeyeceğim derinlikte olduğu için eşim gitti. Burada da bir Vatoz görme şansı oldu.


     6 -      Heybeli, tekne batığı varmış. Erken saatlerde ya da teknelerin dönüş zamanında biz dalışa çıktığımız için sualtı sadece bize kalıyordu. Bu gerçekten paha biçilemez bir konfordu.(25 metre)  



7-      Kanyon, sanırım ömrü hayatımda unutamayacağım bir dalışa tanıklık ettim. Eşim ve Uğur Hoca ile daha öncede bir kere Kanyona dalmayı denemişler fakat akıntının kuvvetine baş edemeyeceklerini görüp rotayı başka bir noktaya çevirmişlerdi. Bu sefer azmedip Gencer Hoca ile suya girdiler ama biz su üzerinde bile tutunmadan duramazken onlar nasıl su altına ineceklerdi? Derken tüm kontrolleri yapıp direk daldılar suya yukardan görebildiğim kadarı ile komando gibi kayalara tutuna tutuna ilerlemeleri oldu. Sonrası da bu şekilde ilerleyip Kanyona bırakmışlar kendilerini bütün o akıntı bir anda yok olmuş ve görsel şölen başlamış, Kanyonda ki tünellerden geçmişler falan, ben bunu yapabilir miyim derseniz kesinlikle HAYIR! Su altında bu kadar karanlık beni hayli ürkütüyor. Ben maksimum 21 metremde gayet mutlu ve de huzurluyum. (33 metre)


          8-      Pina, burasıda benim dalış yaptığım başka bir noktaydı. Burada bizzat kendim Vatoz kovalamışlığım (ne akla hizmet) vardı.


     9-      Besmi, Eşimin dalış yaptığı başka bir nokta. Burası Kaş’ın tam karşında bulunan Yunan adası MEIS’e en yakın dalış noktasıydı. 41 metre derinlikteki Amforalar ve canlılar pek keyifliymiş doğrusu. Yine burada kocaman bir kaplumbağa görmüşler.



      10-      Camel Rif, pek canlı denk gelmemiş fakat keyifliymiş. Flying Fish bölgesi gitmek istediği başka bir noktaydı ama şartlar dalış için pe uygun değildi. Bu saydığımız noktalarda dalışlarımızı gerçekleştirdik. Fenerdeki uçağa iki kere dalış yaptık ilk dalışımızda makinamız yanımızda yoktu. 


         Egebarakuda Dalış okulu’na Uğur Tanrısever, Gencer Özdemir ve Onur Koraltürk Kumsal’a,  son derece keyifle ve güvenle dalış yapmamızı sağladıkları için, su altındayken sabırla bizi bekledikleri heyecanımıza ortak oldukları için tekrardan teşekkür ederim. Eğer Kaş’ta su altı sizin olsun istiyorsanız Egebarakuda Dalış Okuluna mutlaka uğrayın.  (Tel:  0242 836 12 13 / 0 532 447 40 44)

     Dalmak Yetmez Yamaç Paraşütü Beni Bekler!!

Yıllardır hayalini kurduğum ama bir türlü fırsatını ve iznini yakalayamadığım Yamaç Paraşütünü bu sene yapabilecektim. Peki nerde nasıl olacaktı. Bizden önceki hafta Eşimin diğer ablası Edibe’de Kaş’taydı ve oda bu aktiviteyi gerçekleştirmek için çok istekliydi skype’da yaptığımız görüşmeler sonrası karar verdik. Karar vermek işin başı asıl sorun uygun fiyatı yakalamaktı. 250TL olan uçuşlar için hem güvenilir bir okul bulmak hem de pazarlık payı yakalamak lazımdı.


Edibe sayesinde Begonvilli Yamaç Paraşütü ve her türlü etkinlik okulu ile semaya çıktık.  Limanda sabah buluşup hava şartları da bizden yana olduğu için servise binip 600metre yükseklikteki kakış noktasına geldik.   İnsanın manzara karşında nutkunun tutulmaması imkânsız olduğu bir noktadaydık. Kalkış ben daha ne olup bittiğini anlamadan olmuştu. Sonra süzülme faslı başladı Pilotun söylediğine göre 800metreye kadar yükseldik. En güzel kısmı Deniz üzerine geldiğimiz zamandı. İsteğe bağlı olarak akrobasi yapıyorlar tabi bu uçuşun kısalmasına da sebep oluyor.

 

Ben heyecanı sevdiğim için biraz dönmeyi kabul ettim çok eğlenceliydi. Lakin sorarsanız dalış mı yamaç paraşütümü benim tercihim dalıştan yana olur, bilemiyorum yıllardır heyecanla beklediğim bu etkinlik aslında bende beklediğim heyecan ve adrenalini yaratmadı. Sadece yükseklik ve manzara bende beklenen etkiyi bırakmadı daha doğrusu, dalışta ki gizem, her an bir şey görme heyecanı daha başka daha mistik


Nerede Ne yedik?

Mercan Balık Restaurant
Kaş’a gelip de Anneyi Babayı götürebileceğimiz en kallavi restaurant sanırım Mercan Balık olurdu. Bütün restaurantlar birbirinden güzeldi ama biz bu akşam biraz daha özenli itinalı olsun istedik. Öğlen dalış dönüşü rezervasyonumuzu yaptırdık. Akşam 5 kişi ile masada yerimizi aldık. Mercan Balık Lagos=Laos=Grida ( üçü de aynı balıkmış) buğlası ile meşhur fakat biz içimizdeki ızgara balık özlemine birazda şefin tavsiyesine uyup Izgara Lagos söyledik ortaya. Mezelerde Şake Hanımın özel tavsiyelerini de dikkate aldık. Şake Hanım bütün mezeleri kendisi yapıyormuş bazıları kendi özel tarifleri olduğunu da özellikle belirtti. Burada farklı olarak ilk defa Balık Çorbası ile Levrek Marin ve Midyeli Lahana dolma mezelerini denedik. Pekte sevdik.



Dolphine Restaurant
Yemek saatine geç kaldığımız bir akşam hiçbir yerde yer bulamayıp girdiğimiz bir mekândı. Şahane manzarası yediğiniz içtiğinizi de güzelleştiriyordu elbette. Balık yerine Meze ve ara sıcaklarla geceye devam ettik.


    Ruhi Bey Meyhanesi
    Burası herkesin arayıp da bulamadığı Üzüm Kızı Restaurantın ta kendisi..  Üzüm Kızının işletmecisi olan Ruhi Bey birkaç sene önce vefat edince idareyi oğlu devralmış ve ismini de Ruhi Bey Meyhanesi olarak değiştirmiş. Atmosfer süper Meyhanenin duvarları Atatürk ve Yeşilçam starlarının posterleri ile döşeli müzikten söz etmeye bile gerek yoktur sanırım Türk sanat müziğine doyuruluyorsunuz. Kaş’a gelirken nerde ne yenilirin de ön çalışmalarını yaptığım için Sütte Balık ve Balık Kokoreçte iddialı olduklarını biliyordum. 


Sütte Balık gerçekten enfesti mutlaka denenmeli. Balık kokoreç deniz canlılarının ahtapot, karides, kalamar, vb oluşan bir çeşit yemek bizim için biraz ağır daha doğrusu çok yağlı geldi. Geri kalan herşey son derece lezizdi. Ruhi Bey ve Bahçe Balık yan yana ve biz yemeğe çok geç saate bırakmadığımız için yer bulabildik (18.30-19.00) tabi aksam 20.00-21.00 dan önce kalkmakşartı ile buralarda yemek yemek istiyorsanız mutlaka rezervasyon yaptırmanız şart yoğunluğa göre birkaç gün önceden olması bile gerekebiliyor. Benden söylemesi.   

 


Bahçe Balık
Burasıda Kaş denilince akla gelen diğer popüler restaurantlardan bir diğeri. Ahtapot ızgarası ile meşhur olan bu restaurantı canı gönülden tebrik ederim. Hayatımda yediğim en güzel Ahtapot Izgara idi. Gerçekten hakkını vermişlerdi. Ahtapot Izgara fiyatını da şanından almış olsa gerek el kadar Ahtapot 40TL idi.  Kaş’ta yemek yediğimiz bütün restauratlar son derece temiz ve düzgündü en önemliside her şey çok lezizdi, hepsinden memnun kaldık. Son akşam Bahçe Balıktaydık duyduğum cümleyi paylaşıp rezervasyonun önemini bir kez daha belirtmek isterim. Cumartesi akşam için yer soranlara yer olmadığını belirtirken bayramın son günü olan Çarşamba akşamına kadarda dolu olduklarını söylediler. Ruhide aynı cevapla müşterileri uğurluyordu.




Bi Lokma
Öve Öve bitilemeyen bu Lokmacı teyzenin lokmalarından da bir akşam tatma fırsatı yakaladık yeri Egebarakuda Dalış Okulunun hemen yanında Sevgili Onur Koraltürk Kumsalın el yapımı güzel Takılarını sergilediği tezgâhın karşında idi. Ben biraz hamurumsu buldum Lokma denilince aklıma hep Mersin Narlı Kuyuda yapılan gelir orda da taze taze yapılır ve çıtır çıtır yersiniz.


Hangi Barlarda Takıldık?

MAVİ BAR
Bu kadar popüler olmasının verdiği gerginlikten mi bilmiyorum son iki senedir meydanda, inatla oturmayıp hep Giorgios’u tercih ediyorduk. Müzik daha kaliteli geliyordu kulağa fakat bu sene Giorgios resmen hayal kırıklığı yarattı doğru dürüst müzik yoktu. Masalar orda da renklendirilmişti bütün ayırt edici özelliklerini yitirmişti kısacası bizde dümeni kırıp Mavi’ye oturduk. Müzikler gayet keyifliydi ortalarda değil de köşe taraflar tercih sebebiydi. Yaşadığımızı coğrafyanın gereği kalabalık basıyor artık bizi. Müzik güzeldi, biralar enfesti. Biranın yanına çekirdek mi? midye mi?  ne istersek dışardan alınıyordu. Yemekten sonra birkaç akşam takılmaya devam ettik.


HIDEAWAY BAR
Kapısını bulmakta epey zorlandığımız başka güzel mekan. Kaş Meydan da olan bu yer adı gibi tam saklanılmak için. Meydanda Çakıl tuhafiyeyi takip edip sola doğru ilerleyin küçücük kapısının ardındaki Wonderland’i bulacaksınız. Meydanda ki birkaç esnafa sorduğumda onların da nerde olduğunu bilmediği bu güzel bahçede çok keyifli iki akşam geçirdik. İki akşamda barda oturduk. Meşhur Kova adlı içeceklerini denedik. Aslında dört kişilik yapılan kova 2 kişilikte yapılabiliyor. Nedir bu Kova derseniz? Tekila, votka, Cin, Rom yanılmıyorsam ve de taze meyvelerin eklendiği Kilden yapılmış Saksıda servis edilen enfes içki. Biz kovayı çok sevdik Barmen arkadaşların muhabbetleri de ayrıca keyifliydi. Barda oturup her şeyden içki yapmanın sırlarını keşfetmeye çalışsam da sanırım biraz daha
Hideaway’i ziyareti gerekecek.  





Son Olarak Beachler kaldı!!
Bilal’in Yeri
Tatilin ilk gününü sadece denize girmek üzere aktivitesiz programlamıştık. Napalım nerde girelim diye konuşurken Limandan küçük motorlarla Limanağzı taraflarında ki beachlere gitmeye karar verdik. İnternetten yaptığım araştırmalara göre en popüler Bilal’in Yeri idi. Bizde laf dinledik ve rotamızı Bilal’ın Yeri olarak belirledik.  İnanılmaz güzel bir yerdi. Localarda keyif çatıp yatıp yuvarlana biliyorduk. Şezlong ya da Localar için ekstra bir ücret ödemedik. Yediğiniz içtiğinizi ödeyip kalkıyorsunuz. Dakika saniye kafanıza gelip de siparişiniz var mı? Diye baskı kuran bir sistemde yoktu. Aksine sipariş için garson kovaladığımız bile oldu. Tek sorun benim gözümden her siparişe yeni adisyon açılıyor olması o yüzden ne yediğinizi içtiğinizi not alırsanız dönüş zamanı oluşacak kaosu engelleyecektir. Dönüşte gelirken aldığımız gidiş dönüş biletler sayesinde saat 15.00’dan 18.30’a kadar gelen bütün teknelerle dönmemizi sağlıyordu.  



Çınarlar Beach -Küçük Çakıl
Dalış sonraları ve araları kayalara vurmuş denizaslanları gibi kendimizi şezlonglarına bıraktığımız küçük çakılın en solunda bulunan beach. Pizzaları ve kekleri ile popülerler. Gayet lezizdi doğrusu hakkını vermişlerdi. 



Derya Beach- Küçük Çakıl
Burası da Çınarların dibinde olan bir diğer mekan anlamadığım bazı tartışmalara şahitlik etmiş olsam da sanal âlemde birbirlerinden üstünlüğü konusunda, benim gözümde ikisi de aynıydı!! Aynı deniz aynı koy güzel lezzetler her zaman baş tacıdır.  Buranında Hamburgeri ve gözlemeleri popülerdi otlu olan gözlemelerini pek beğendik. Dalış araları ve sonrası için çok uygun mekânlardı bizim için. Bangır bangır müzik yoktu, başımızda dakika başı biten elemanlar yoktu. Keyif dolu uyuduk J

                    

                   

Yine bir tatil doyamadan bitti gitti. Dönünce insan sanki hiç gitmemiş gibi hislere ne kadar kapılsa da aslında üstündeki stresi birazda olsun bırakmış dönmüş oluyorsun oralarda. Yeni tatiller bizi bekler içimizdeki gezme aşkına engel hiçbir sebep olmasın şu dünyada gönlümüzce gezelim görelim yeni tatlar deneyelim şaşıralım kızalım öfkelenelim ama yine de gezelim….