23 Ağustos 2016 Salı

K.K.T.C (KIBRIS)


Yaz gelince kendimizi Akdeniz’in kollarına bırakmazsak o yıl tatil yaptık saymıyoruz. Yaz iznimizi kullanmak için yine Türkiye’nin yollarını tuttuk. Son yıllarda izinlerimizi Ramazan Bayramı’na denk getiriyoruz, böylece hem bayramı ailelerimizle geçiriyor hem de gitmişken tatilimizi de yapıyorduk. Bu bayram Akdeniz için erken oldu, biz de hem daha önce görmediğimiz Kıbrıs’ı görmek hem de Zülce için daha sıcak sular olacak diye rotayı Kıbrıs’a çevirdik. Ama fark ettik ki Kaş’a uğramadan geçen yaz tatili pek tatil olmuyormuş bize, nasıl bir özlem nasıl bir hasret var şimdiden... Kıbrıs için programımızı daha Zülce doğmadan yaptık ve doğar doğmaz uçak biletlerini, oteli, transferi Aralık ayında ayarladık. Otelimiz Bafra bölgesinde yer alan Kaya Artemis’di.
12 uçağı ile Adana Şakir Paşa Havalimanı’ndan Lefkoşa Ercan Havalimanı’na Atlas Hava Yolları ile gittik. Gümrükte küçük bir form doldurmanız ülkeye giriş için yeterli. TC vatandaşları nüfus cüzdanları ile giriş yapabiliyor, 30 gün vize gerekmeden kalabiliyorlar. Adana Kıbrıs arası 35 dk idi. Hayatımın en kısa uçuşu oldu desem yeridir.
Ne olduğunu anlamadan Kıbrıs’a vardık. İner inmez gümrük sırasına girdik kısa bir işlem ardından ülkeye giriş yaptık. Aşağıda valizimiz olmadığı için direk çıkışa yöneldik. Oteli ETS turdan satın aldık. Oteli alırken transferi ayarlamıştık. Havalimanı otel arası 1 saat sürdü. İlk bakışta çölün ortasında kalmış gibi hissetse bile insan, yerleşim yerlerine yaklaştıkça adanın güzelliği sarıyor içinizi. Otele hızlıca giriş yaptık. Otel tam kapasite çalışıyordu boş oda yoktu.
Genel olarak otel ile ilgili görüşlerimi yazacağım. Keşke gitmeden bir foursquare programındaki yorumlara baksaydık. Bahsedilen şikayetlerin hepsini tecrübe ettik. Hiç huyumuz değildir biz kaldık tecrübe ettik diye oranın en iyisi olduğunu savunmak. Beğenmediysek beğenmemişizdir ve bu haksız bir eleştiride asla değildir vardır bir yanlış her zaman. • Otel personeli çok yetersiz ve tecrübesizdi. • Valizleri odaya getirmek için lobide elimizden aldılar 45dk odaya gelen giden olmayınca aşağı indim onlarca müşterinin olduğu gibi bizimkilerde araçların yanında bekliyordu. Gidip şikayet etmesem daha çok bekleyecektik. • Otelin smart casual şartı olduğu bölümleri olmasına rağmen odalarda ütü yok ve resepsiyon bu konuda yardımcı olamıyor, parça başı 6 EURO karşılığında ütü hizmeti veriyorlar. • Otel, ultra her şey dahil sistem hizmet veriyordu fakat yemek ve kahvaltı saatleri çok kısa tutulduğu için çok curcuna geçiyordu. • Açık büfe çok sıradan ve lezzetsizdi. Genel olarak yemek konusunda çok vasatlardı.
• Mama sandalyeleri çok yetersizdi. Ailerler köşe kapmaca oynuyor resmen. • Bebek arabası servisleri önceki yıllar olmasına rağmen bu sene hizmetten çıkarılmış.
• Sahilde ve havuz kenarında bulunan şezlonglar yetersizdi. Müşteriler sabah 5-6’da kalkıp havlu ve kişisel eşyalarını bırakıyor, hal böyle olunca saat 9-10 gibi şezlong bulmak neredeyse imkansız oluyordu. 2 gün üst üste sahilde şezlong kavgası yapan aileler gördük. Otel yönetimi bu konuda yardımcı olmuyorlardı. Kriz yönetimi konusunda çok başarısızlardı. Sahilde bulunan localar 100-150 EURO fiyatlardan ötürü bomboş sadece yer kaplıyorlardı. Sahilde yer bulamayan müşterileri için personelin hiçbir yaptırımı yoktu.
• Odalar temizdi. Hijyen konusunda oda içerisinde bir sorun yaşamadık. • Deniz muhteşemdi. Bu zamana kadar gördüğümüz en iyi sahildi.
• Casino, Kıbrıs ortamını bilmediğim için kıyaslayamayacağım. Şunu söyleyebilirim smart casual şartı vardı. • Havuzları kullanmadığımız için hijyen durumlarını bilemiyorum. Çocuklardan uzak takılmak isteyenler için +16 yaş sınırının uygulandığı bir havuzları vardı.
• Aqua parkta oyuncakların başında ve havuzun kenarında can kurtaranlar vardı bu güvenlik açısından önemli bir durum.
• Ala cart restoranlarda bir akşam yemeği otelin hediyesi erken rezervasyon yapmak şart yer olmuyormuş. Biz Meyhane Restoran’ı tercih ettik lakin orada da fiks menü var. Siz sadece 2 çeşit balıktan birini tercih ediyorsunuz.
Otelle ilgili söyleyeceklerim bu kadar 5 gün keyifle takıldık. Bir gün Girne’de yaşayan, aslında Şangay’dan tanıdığımız dostlarımız Zehra ve Doğaner’in yanına gittik. Bafra’dan Girne’ye taksi 150TL, günlük oto kiralama 140 TL, ETS turun Lefkoşa, Girne turu iki kişi 130 TL idi. Bizde daha önce hiç yanaşmadığımız tur fikrine bir şans verelim, etrafı gezip görelim dedik. Tur organizasyonları ciddi işler elbette, ama bize göre asla değil deneyimleyerek kanıtlamış olduk. İnsanoğlu yaş aldıkça elbette çok şey biliyor, öğreniyor ama bu öğrendiklerini nedense hep yanlış ortamlarda başkaları ile paylaşma gereği duyuyor ve başkalarının huzurunu gasp ediyor. Bizim turumuz da bu gaspların yaşandığı turlardan bir tanesi idi. Rehberimiz Kıbrıslı bir bayandı. Kıbrıs’a dair bilgiler verdi bolca.
Ada’da ciddi bir su problemi olduğundan bahsetti öncelikle, Meserya ovasından geçerken arazinin sulu tarıma müsait olmadığını, kurumuş bir dere yatağını göstererek adının Kanlı Dere olduğunu, bu derenin geçmiş dönemlerde sivri sinekler yüzünden yayılan sıtma ve diğer hastalıklar yüzünden halkın %50’si hayatını kaybetmiş ve çözüm olarak dere yatağı boyunca okaliptüs ağaçları dikilerek derenin böylece kurutulduğunu anlattı, rivayete göre Girne Kalesi’nin Kız Kulesi gibi aslında denizin ortasında olduğunu ama yine okaliptüs ağaçları yüzünden denizin suyunun çekilip limanla kalenin birleştiğinden bahsetti. İlk durak Lefkoşa’da Barbarlık Müzesi idi. 1963 yılı sonlarında başlayan, Kıbrıslılar ve Rumlar arasındaki olaylarda görev alan Binbaşı Nihat İlhan’ın evi, bu ev Rum çeteler tarafından basılmış, ailesi katledilmiştir. Ev daha sonradan Müze olarak halka açılmıştır.
Tur müzede durduğu sırada Zülce beni bombaladı bu nedenle müzeye ben son dakika koşar adım girebildim ama içeride yaşanan vahşeti hissetmek için adım atmak bile yeterli oluyormuş.
Müzeden sonra Tampon Bölge (Yeşil Hat) olarak bilinen sınır kısmına gittik burayı araçtan inmeden gezdik. Terkedilmiş, tahrip olmuş binaların arasında dolaştık. Bu bölgede Askerler ikamet ediyor ve BM ait birde bina bulunuyormuş. Daha sonra Kıbrıs şehitliğine gittik. Şehitlikten sonra bir zücaciyeden bozma alışveriş mağazası önünde durduk alışveriş yapmak isteyenler için meşhur Kıbrıs tepsileri, hellim ve kahve almak isteyenler içindi.
Yeni durağımız Girne’de Beyler Beyi köyünde bulunan Bellapais Manastırı’ydı. MS.12 yy’da yapılmış olan Manastır, Gotik Mimarı ağırlıklıydı. Kıbrıslı rehberimizin anlattığına göre eşsiz manzaraya sahip olan Beyler Beyi Köyü çok ocak söndürmüş. Burada yaşayan toprak sahipleri manzaranın büyüsüne kapılıp zeytinliklerin altında keyif yapmış işi gücü boşlamış sefa yapıp gün geçirmişler.
Kiliseden sonra serbest zaman verdiler Girne Liman’da, isteyenler Girne Kalesi’ne gidebilir isteyenler rehberimiz ile birlikte parfüm ve alkol alışverişi yapmak için Liman çarşısında gezebileceklerdi. Biz Zülce’yi daha fazla yormak istemedik. Bütün gün sesi çıkmadan bizimle, sıcak havada, her yeri gezdi. Bizde daha fazla şansımızı zorlamayalım dedik ve limanda guruptan ayrıldık. Doğaner’i aradık gelip bizi limandan aldı. Bu arada Girne’de en ucuz alkol, limanda belediye binasının karşısında, Window Cafe yanında, Akgünler Market’te olduğunu rehberimiz söyledi. Gerçekten de daha sonra yaptığımız fiyat karşılaştırmalarında orasının bölgenin en hesaplı satış yapan mağazası olduğuna karar verdik. Arkadaşlarımızla bir gece birlikte kaldık.
Yine Şangay’da tanıştığımız ve bizimle aynı dönem Şangay’dan ayrılan arkadaşlarımız Yeşim ve Orçun da o dönem Kıbrıs’taydı. Hep birlikte keyifle yedik içtik bol bol muhabbet ettik. Ertesi gün kahvaltıdan sonra hep birlikte Kaya Artemis’e geldik bitiremediğimiz muhabbete orda da devam ettik.
Buralara kadar gelip Casino’ya inmemek olmazdı elbet zaten aynı binada kalıyorduk. Otele çok ayar olduğumuzdan bakıcı hizmeti var mı yok mu sormadık bile onun yerine birer saat ayrı ayrı takıldık. Casino’da önce masaları izledim kimler neler oynuyordu görmek istedim bu kadar hızlı binlerce doları kaybeden insanları görmek karnımı acıktırdı gittim bir çorba içtim kafamı topladım. Ne Macau’da ne Güney Kore’de bu kadar umursamamıştım kaybedenleri ama burada oynayanlar Türk olunca kendi akrabalarım arkadaşlarım kaybediyormuşçasına üzüldüm sanırım.
Kıbrıs’ta asıl gezip görmek istediğimiz yerlere gidemedik bu tur işi çok keyifsizdi. Asıl görülmesi gereken yerlere, sokaklar dar olduğu ve sıcakta yürümek zor olacağı için tur firmaları gitmiyor. Kıbrıs çok yarım kaldı bizim nezdimizde bir dahaki sefere daha butik bir otelde kalıp, araba kiralayıp adanın altını üstüne getireceğiz. O zamana Kıbrıs bizim için bu kadar yeni seyahatler, yeni yollar bizi bekler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder