5 Mayıs 2013 Pazar

PEKİN (Beijing)

PEKİN


Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayıp da Pekin,  nâm-ı diğer Beijing’i ziyaret etmemek büyük ayıp olurdu. Burada da yıl içerisinde birçok resmi tatil mevcut. Tatil, nefes almaktır diyerek mezar ziyareti tatilini değerlendirip düştük yollara. Mezar ziyareti tatili, uzak yerlerde yaşayan insanlar için 2 günlük bir tatil. Bu dönemde hemen hemen herkes ölülerini ziyaret etmek için mezarlıklara gidiyor. Doğrusu güzel bir gelenek, genel olarak Çin halkı bizim pek alışık olmadığımız davranışlara sahipler. Özetleyecek olursak; sokaklara tuvaletini yapmak, tükürmek, yemek yerken ağız şapırdatmak, türlü sesler çıkarmak, sesli sesli konuşmak ve buna benzer birçok kaba olarak tabir ettiğimiz davranışlar aslında Çinliler için gayet normal bir durum. Bütün bunlara rağmen tertemiz sokaklar (bazı zamanlar ortaya çıkan kokular hariç), ışıl ışıl binalar, gökdelenler, şen kahkahalı insanlar ve lüks otomobiller de görmeniz mümkün. Damak tatları Türk mutfağından çok uzak, hatta Türkiye’deki Çin restoranlarının daha bir Türk damak tadına uygun olduğu kanısındayım. Buradaki Çin Mutfağı; uçan kaçan her şeyin yemeğe dönüştüğü yer demek en iyi tanım olur sanırım. Bu kadar geniş bir yelpazede hiç mi yenecek bir şey yok derseniz tabi ki var. Olurda bir gün yolunuz buralara düşerse noddle (Çin makarnası) ve yosun yemeden, dumpling (Çin mantısı) tatmadan, hotpot deneyimi yaşamadan ayrılmayın. 





Pekin Çin’in başkenti olduğu için şehir planlaması ve size sunduğu imkânları diğer şehirlerden farklı. Ama burada yaşayan insanlar da diğerleri ile aynı davranış şekillerini sergilemeye devam etmişler. Metro ağları gelişmiş fakat şehir nüfusuna göre sefer sayıları zayıf. Maalesef bu yüzden metrolarda kalabalığı önleyebilecek bir durum yok. Ayrıca Çinliler, Japonlar ve Koreliler kadar turist görmeye alışık değiller, bu durum da sizi bir star havasına sokmaya son derece elverişli. İnsanlar uzaktan sizi gösterebilir, yanınıza gelip fotoğraf çektirebilir ya da azıcık İngilizceleri ile sizi iltifat yağmuruna tutabilir. Onlar için yanınızda eşiniz, sevgiliniz olmuş hiç önemli değildir. Amaç sizinle temasa geçmiş olabilmektir. Bu bazen insanı mutlu ederken bazen de bir o kadar sinir edebiliyor. Pekin genelinde İngilizce bilen insanlar bulmak zor aslında ama Pazar satıcıları ve Çin Seddi’ne götüren taksiciler çat pat konuşabiliyorlar. Eğer şehir içinde taksi kullanmak isterseniz yanınızda mutlaka gideceğiniz yerin Çince yazılmış adresi olmak zorunda, yoksa hiçbir taksici Latin harfleri kullanılmış adresleri anlamıyor. Bu kalacağınız otelin ismi için de geçerli. Sonuç olarak Latin alfabesi ile yazılmış her şeyin aslında Çince karşılıkları olduğunu unutmamanız gerekir. Taksiler, Türkiye’ye göre çok ucuz. Metro biletleri de uygun, yalnız önemli bir detay; Pekin’de günlük ya da haftalık kartlar yok her seferiniz için bilet almak zorundasınız ve başka istasyondan alınmış biletler diğer istasyonda geçerli olmuyor. Buradaki bir diğer ucuzluk yeme içme konusunda. Birçok ülkeye nazaran fiyatlar uygun. Alkol ve sigarada ise fiyatlar çok çok daha uygun. Örneğin Çin’in en meşhur birası Tsingdao çeşidine göre 1-3 TL arasında.   

 Pekin’e Gidiş

Çin’deki meşhur hızlı trenleri duymayanımız yoktur. Biz de bu, saatte 300km hız yapan, neredeyse uçaktan daha konforlu olan trenlerle Pekin’e ulaştık.


Bu trenlerde 3 kompartıman mevcut. 1.Business 2.First class 3.Second class, eğer hazır Çin’e geldik başka şehirleri de görelim diyorsanız First class tercih etmenizi tavsiye ederim.


Tabi bilet almak için de İngilizce bilen bir Çinli’den yardım almanız gerektiği notunu da eklemeliyim. Biz 3 saatlik bir yolculuğun ardından sonunda Pekin’deydik Mayıs ayının başlangıcı olmasına rağmen hava 10-15 derece arasında gidip geldi. Türkiye’den gelecek olanlar için THY’nin Pekin’e direk seferleri var. Yaklaşık 10-11 saatlik bir yolculuk sizi bekliyor olacak.

Pekin’de ilk gün

Pekin tren istasyonunda indikten sonra hemen istasyon içerisinde yer alan metroya yönelip otele ulaşmak için koşturmaya başladık. Etraftaki kalabalığın başınızı döndürmesine izin vermeden hemen metro bileti almak için makinalara yöneldik. Otel rezervasyonumuzu Agoda.com’dan yapmıştık. Lokasyon olarak Pekin’in kalbindeydik desem yanlış olmaz. Yasak Şehir (Forbidden City), Tiananmen Meydanı, Pekin Ulusal Tiyatro (Beijing National Theatre), Wangfujing Caddesi, National Musuem of China yürüme mesafesindeydi. Çin’de yüz ölçümü geniş olduğundan, yürüme mesafesi, planladığınızın iki katı kadar olabiliyor. Yürümeye alışkınsanız hiç sıkıntı yok. 5 ila 15 dakika arasında bahsettiğim noktalara ulaşmanız mümkün. Otelimizin adı Tianan Rega Hotel idi (4 yıldız). 


Gecelik konaklama ücreti 70 dolar kadar. Odalar temiz ve güzel. Otele ait bir servis aracı yoktu. Zaten buna gerek de yoktu, dediğim gibi lokasyon olarak çok merkeziydi. Otelimiz, Yasak Şehir (Forbidden City) ile Wangfujing Caddesi arasında olduğu için Tiananmen Meydanı’ndaki istasyondan çıktık ve Wangfujing caddesine doğru yürüdük. Line 1 Tian’anmen west istasyonu. Bu istasyon sizi direk Tiananmen Meydanı ve Yasak şehrin kapısına çıkaracaktır. Wangfujing caddesi Tiananmen Tower’in doğusunda kalıyor. Yüzümüzü Tower’ın üzerinde yer alan Mao Zedong posterine çevirip doğuya doğru yöneldik. Pekin’de de oteli bulmamız çok kolay oldu. 


Hemen eşyalarımızı bırakıp otelin karşısındaki restoranda bir şeyler yedik ve Yasak Şehire doğru gittik. Yılın hemen hemen her günü Yasak Şehir’in yoğun ziyaretçileri varmış. Tiananmen Tower’in önünde Mao Zedong’a bir selam çakıp şehre girebilmek için bilet kuyruğuna giriyoruz.
Mao Zedong, Çinliler için önemli bir lider. Çin Komünist Partisi’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Halk, geçmişte yaptığı birçok hataya rağmen, onu bir ilah olarak görüp, büyük saygı duymaktadır. 

Yasak şehir, 9,999.5 odası olan son derece büyük bir saraydır (Vikipedia’da 8,707 odası olduğu yazıyor, sarayda ki otomatik rehberlerse 9999,5 olduğunu söylüyor).0,5’lik oda Hanedan’ın son kralının henüz çocuk olması, isminin anlamı ise imparatorun izni olmadan kimsenin saraya girememesi ve saraydan ayrılamamasından geliyor.

 


 Sarayın içinde yer alan kral yolları hala görkemini korumaktaydı. Sarayların en kötü yanı ise binaların içine girip o atmosferi hissedememek.


 Bu durum sonucu ister istemez insan kendi ülkesiyle kıyaslıyor, maalesef saraylar ne kadar büyük olursa olsun, Topkapı sarayının görkemini ve atmosferini ucundan kıyısından yakalatamıyor.


Sarayın içerisinde bir de bahçe mevcut. Bahçede gezerken küçük bir çocukla karşılaşıyoruz, Çin’de 0-3 yaş arası çocuklar tuvalet eğitimi için delikli pantolon kullanıyorlar, kar kış dinlemeksizin bütün bebekler, tuvalet eğitimi tamamlanana kadar popo açık geziyor.


Ayrıca bahçede kral ve kraliçenin dolunayı izledikleri kuleyi de ziyaret etmeniz mümkün.


 Yasak Şehri dolaşmak birkaç saatimizi alıyor. Girişte aldığımız MP3 tarzında otomatik rehberin Türkçe seçeneğinin olması çok yardımcı oldu. Seslendirenin bir Çinli olması bazı kelimeleri anlamakta güçlük yaşattı ama yine de kesinlikle tavsiye edilir.



Burada işimiz bitince kendimizi Wangfujing caddesine atıyoruz. Wangfujing, birçok markanın bulunduğu alışveriş için eğlenceli bir yer. 


Caddenin içerisinde bir de yerel satıcıların olduğu geleneksel bir pazar var. 











Pazarın girişinde sizi envai çeşit akrep, denizyıldızı, cırcır böceği gibi sıra dışı yiyecekler bekliyor.





İlerlere gittiğinizde ise çakma Rolex’ler, geleneksel kıyafetler ve birçok aksesuarların satıldığı sokak satıcılarıyla karşılaşacaksınız. Burada en önemli şey pazarlık yapmak. Çünkü satıcılar ürünlerin en az 3 katını talep ediyorlar. Örneğin 20 RMB’lik bir kar küresi için (1 TL yaklaşık 3,5 RMB) 60 RMB diyorlar ve siz pahalı dediğiniz anda pazarlık başlıyor. Yapacağınız şey eğer 20 RMB’ye vermiyorsa arkanızı dönüp gitmek. Arkanızı döndüğünüz anda kar küresi sizindir. Akşam yemeğini caddedeki Mcdonalds’da çözüp ilk günün yorgunluğunu atmak için caddenin tam ortasındaki camdan kafeye kendimizi attık ve birer Tsingdao bira söyledik.


Tesadüf ki yan masamızda Hollanda’dan gelen Türk arkadaşlarla tanıştık. Ertesi gün planımız Çin seddine gitmekti ama hava yağışlı olduğundan dolayı bunu başka güne ertelemek daha mantıklı olurdu, çünkü set şehrin dışında ve hava şartları orada daha çetin olduğu bilgisini bizimle paylaşıyorlar, ayaküstü kısa sohbetten sonra herkes masasına dönüyor.  Çin genelinde gece hayatı çok yaygın değil, saat 22’den sonra sokaklar ıssızlaşmaya başlıyor. Bu nedenle çok fazla uzatmadan otele dönüyoruz.





Pekin’de 2.gün





Programımızdaki değişiklikten sonra sabah erkenden yollara düşmeliydik, bunun için kahvaltıyı otelde yaptık. 08.00’da otelden ayrıldık ilk durağımız Pekin Ulusal Tiyatro (Beijing National Theatre) binasını görmekti. Burası Tiananmen Meydanı’nın az ilerisinde olduğu için yürüyerek gittik. Başka lokasyondan gelenler için ise,  Line 1 Tiananmen West istasyonu Exit C sizi tiyatronun içine girdirecektir. 





Biz yürüyerek tiyatronun yanına kadar gittik binan şeklinden dolayı yumurta olarak anılıyor. Gerçekten büyüleyici bir görüntüye sahip, etrafı havuzla çevrili bu binaya nasıl gireceğimizi çözemedik ve dönmeye karar verdik. Tam metroya girdik ki meğerse tiyatronun girişinin metro istasyonundan olduğunu fark edip daldık içeri.






 Bina ziyareti 30 RMB, içerde bütün oyunların dekorları, kostümleri ziyarete açık.



Keyifle tiyatroyu gezdikten sonra ikinci durağımız olan Cennet Tapınağı’na (Temple of Heaven) doğru ilerledik. Subway Line 5 Tiantan Dongmen Station, Exit A. Buraya da giriş için bilet almanız gerekiyor.

Girişte kocaman bir bahçe ve içeride insanlar sanki pikniğe gelmişler gibi huzurlu zaman geçiriyorlar. Etrafta bolca Çin Daması oynayan yaşlılar, koro halinde şarkı söyleyen insanlar, topluca dans eden kadınlar (Çin’de çok yaygın, akşamları parklarda birleşip step yapar gibi dans eden kadın toplulukları yoğunlukta) gizlice bir şeyler satmaya çalışan işportacıları görebilirsiniz.


Cennet Tapınağı Kraliyet ailesinin ibadet etmek için kullandığı tapınak olduğundan dolayı şuan aktif olarak kullanılmıyor. Cennet Tapınağı’nda ziyaretimiz bittikten sonra bir sonraki mekân için yollara düşüyoruz. Sıradaki yer Lama (Yonghegong) Tapınağı subway line 2  Yonghegong istasyonunda inip tapınağa doğru yürüyoruz. Burası Tibet Budizm’inin aktif faaliyet gösterdiği en büyük tapınak,  giriş 25 RMB ve size biletle birlikte tapınak tanıtım cd de veriliyor.






Bu tapınak halen faaliyette olduğu için son derece büyüleyici. Birçok insan tütsüleri ile buraya gelip tapınak içersin de bulunan tanrılara dualarını ve şükranlarını sunuyorlar.







Tütsülerin dumanları ve içerdeki atmosfer insanı büyülüyor adeta. Arada rahiplerle karşılaşıyorsunuz, çünkü tapınakta yaklaşık 200 rahip yaşıyor.  



Tütsüleri yakmak için hazırlanan mangallardan birisi dilek tutmak isteyenler için para atılan bir sunak haline getirilmiş buraya kadar gelip, dua etmemek ayıp olur diyerek atıyorum parayı.







Tapınak ziyaretinden sonra acıktığımızı fark edip en yakındaki KFC’ye oturuyoruz. Neden bu kadar fast food’a dayandığımızı sorarsanız, burada yaşamamıza rağmen yerel restoranlarda menüden tercih yapmak sıkıntılı ve başarısız lezzetlerle karşılaşmamıza neden oluyor.  Yemekten sonra Tapınağın hemen karşısındaki Hutong sokaklarına dalıyoruz. Burada geleneksel Çin evleri ve bu evlerin bar ve restauranta dönüşmüş hallerini görüp bir sonra ki durağımız olan Beijing  Zoo-Pekin hayvanat bahçesine yöneldik pandaları görmek için sabırsızlanıyorduk. Subway Line 4 Dong Wu Yuan istasyonunda indik.



Hayvanat bahçesi inanılmaz kalabalıktı. Çoluğu çocuğu kapan soluğu orada almış gibiydi. Bu zamana kadar gördüğüm en büyük hayvanat bahçesiydi. Aklınıza gelebilecek her türlü hayvan mevcuttu. Panda, ayı, kaplan, aslan, devekuşu, zebra, miskin, zürafa, hipopotam, gergedan, bizon, fil, lama, kartal, maymun ve daha fazlası.






 Ama en sevimlileri pandalardan sonra zebralar ve devekuşları idi. Bu iki hayvan guruplarını aynı platforma koymuşlar fakat aralarındaki arkadaşlık takdire şayandı doğrusu.



Hayvanat bahçesinin içerisinde bir de akvaryum mevcut. Bu akvaryumun giriş ücreti ayrı, burada da balina ve yunusları görme şansınız var. Eğer akvaryumu görmek istiyorsanız tekrar bilet almanız gerekiyor. Biz geç kaldığımız için akvaryuma giremedik. Ama bir gün yolumuz tekrar Pekin’e düşerse ilk durağımız akvaryum olacaktır. Karnımızın acıkması ile akşam yemeği için daha önceden araştırdığımız Turkish Mum Restaurant’ın yolunu tuttuk.



http://www.thebeijinger.com/directory/turkish-mum Türk mutfağına özlemimiz had safhada olduğu bir dönemde bu restoran bize çok iyi geldi. Restoranın en önemli özelliği sahibinin Çinli olması, daha doğrusu hiçbir çalışanın Türk olmaması. Restoran sahibesi orta yaş üstü Çinli bir bayan. Bazı Arap ülkelerinde ve İstanbul’da aşçılık eğitimi almış. Yemekleri sipariş ederken inanılmaz heyecanlıydık zeytinyağlıdan, mantıya, kebaba, mezelere, çaydan rakıya kadar her şey aslına uygun olarak kalmış.


 Biz mercimek ve ezogelin çorba, adana kebap, patlıcan kebabı, humus, ezme, süzme, bir İran mezesi, mevsim salata söyledik. Çekinmeden söyleyebilirim, Türkiye’deki birçok restorandan daha lezizdi yemekler. 




Yemeklerin verdiği mutlulukla düştük yine yollara tam restoranın çıkışında Uygurlu bir sokak satıcısının standına göz atarken pirinç bir Buda heykeli gözüme çarptı 180 RMB ile başlayan satış girişimi pazarlık sayesinde 50 RMB’de sonuç buldu. Yineliyorum sokak satıcılarından alışveriş yaparken pazarlık yapmayı unutmayın. Küçük alışverişimiz sonrası taksi ile otele döndük ve ilk gün gözümüze kestirdiğimiz parçaları almak üzere Wangfujing caddesindeki geleneksel pazara gittik.


Pekin’de 3.gün

 Bir gün ertelediğimiz Çin Seddi gezimize havanın daha da güzelleşmesi ile büyük bir hevesle başladık. Sabah 7’de uyanıp kahvaltıyı Mc Donalds’da yaptık. 8’de yollara düşmüştük ancak küçük bir sorunumuz vardı. Çin seddi, Pekin’e yaklaşık 70 km uzaklıktaydı daha önceden yaptığımız araştırmalara dayanarak tren istasyonun yolunu tuttuk. Çin seddi Badaling adı verilen bir bölgede. Buraya günlük trenlerin kalktığını öğrenip belirtilen istasyona gittik oraya vardığımızda saat 9 olmuştu. İlk tren 13.15’teydi ve bilet satışı 11’de başlayacaktı. Fakat insanlar şimdiden kapalı gişenin önünde sıraya girmişlerdi. Biraz düşünüp öğlene kadar orda olmanın mantıksız olduğunu karar verdik. Bu arada bir taksici 700 RMB’ye götürebileceğinin teklifini verdi ama bu çok pahalıydı ve daha zamanımız vardı alternatif yol bulmaya karar verdik. Daha önce Çin Seddi’ne giden otobüslerin olduğunu duymuştuk (şuan adresini hatırlayamıyorum maalesef) metroya atlayıp otobüslerin kalktığı durağı bulduk ve bulmamızla şaşıp kalmamız bir oldu. Alan mahşer yeri gibiydi sıranın uzunluğu 1 km’yi buluyordu.


Sıranın sonuna geçip bir yandan düşünmeye devam ederken bir taksici yanımıza yanaşıp 400RMB’ye götürebileceğinin teklifini verdi. Bu sefer eşim taksiciyle pazarlığa başlayıp 200RMB’den fazla vermeyeceğini söylerken, başka bir taksici kabul deyip bizim gibi 1 çift daha alıp yola koyulduk.  1,5 saatlik yolculuk ardından Çin Seddi’ndeydik. Yolda daha önce Milliyet Gazetesi’nde okuduğum ‘’Dünyanın en iyi 100 terk edilmiş yeri’’ listesinde olan Pekin Disneyland’inin yanından geçtik. 


 Set bölgesine geldiğimizde inanılmaz bir trafik başladı ve biz de araçtan inip yürüyerek ilerlemeye karar verdik. Yolumuzun üzerindeki tren istasyonundan dönüş biletlerimizi alıp devam ettik. İsterseniz, daha doğrusu kendinize güveniyorsanız sedde yürüyerek çıkabilirsiniz.





Ama biz yukarıda yorulmaya karar verip teleferikle sedde çıktık. Teleferik sedde girişten daha pahalı ama bunun sayesinde 100’lerce insanın arasına girmeden biletinizi alıyor ve rahatlıkla yukarı çıkabiliyorsunuz.




.Yukarıya çıktığımızda eşsiz bir manzara bizi bekliyordu.   Seddin uzunluğu yaklaşık 6,700 km. Dağlık bir bölge olduğu için inişli çıkışlı ve bayağı yokuşlu yollar bizi bekliyordu.  Bir ara yorgunluktan bacaklarımın titrediğini itiraf etmeliyim











Ama zirveye çıktığımızda her şeyi unutup Dünyanın 7 harikasından birini görmenin hazzını yaşamak en güzeliydi.




Seddin üzerinde sizi aşağıdaki diğer girişe iniş çıkış yaptıran bir tren sistemi kurulmuş 60 RMB gidiş dönüş yapmanızı sağlıyor denemenizi tavsiye ederim gayet keyifliydi.


Buralarda bir sürü hediyelik eşya satıcıları mevcut, biz bunları Wangfujing’den temin edip onun yerine güzel bir hatıra fotoğrafı çektirmeyi tercih ettik.


Dönüş için tren istasyonun döndüğümüzde bizi korkunç bir kalabalık bekliyordu. Koltuk numaraları olmadığı için uzun bekleyişin ardından trene bindiğimizde oturacak yer kalmamıştı, bizde bulunduğumuz yere oturduk. Bizi gören yorgun Çinliler de oldukları yere çöktüler. Akşam yemeğinde bugün, meşhur Pekin ördeği denemesi vardı. Wangfujing caddesindeki Quanjude Roast Duck Restaurant’ı tercih ettik.



Çin’de geçirdiğimiz 6 ay sonunda yaşadığım yemek deneyimleri ördeğin bile yenilebilir listemden çıkmasına neden olmuş meğerse. Eşim ile menüyü incelerken yeteri kadar cesaretli olmadığımı fark ettim ama bu bana pişmanlıktan başka bir şey getirmedi. Bütün bir ördeği Latif tek başına bitiremeyeceği için yarım porsiyon söylemeye karar verdik. Ben, tadına bakma olayından biraz ilerisi ile yetinirken eşim afiyetle yedi ördeği. Haklıydı, aslında çok lezzetliydi ve bu yemeğin vatanındaydı.



Ördekler bir grup garson eşliğinde seremoni ile mutfaktan masalara yöneliyor. Önce kafası ayrılıp başka bir tabakta size sunuluyor, ardından sırt derisi dilimlenip başka bir tabakta servis ediliyor, geri kalan kısmı ise son derece ince dilimlenerek servise hazır hale geliyor ardından servis görevlileri nasıl yemeniz gerektiğine dair bilgi vermek için yanınıza geliyor.








Aklımda kalanlar sırt derisini şekere batırarak yediğimiz. Ördek dilimlerini soya benzeri bir sosa batırıp arasına taze soğan koyup ekmekle dürüm yapıp yemek olduğu.  Restoranın müşteriler için hazırladıkları ördek suyu çorbasını da seremoni ardından ikram ediliyor.  Yemekten sonra biraz Wangfujing’de dolaştıktan sonra inanılmaz yorgun otele dönüyoruz.

Pekin’de Son gün


Pekin’deki son günümüz, yine sabah erkenden kalkıp Tiananmen Meydanı ve National Museum of China’yı ziyaret etmekti. Trenimiz 14.15’te idi. Otelden ayrılış işlemlerini tamamlayıp, valizleri lobiye bırakıp kahvaltı için Mc Donalds yolunu tuttuk. Mc Donalds kahvaltısı bizim kurtarıcımız olmuştu. Patates, yumurta ve reçelden oluşan kahvaltı bizi gün içerisinde bayağı tok tutuyordu. Kahvaltının ardından meydana çıktık. Meydan, 4 Haziran 1989’da çok büyük bir olaya şahitlik etmiş, öğrenciler, aydınlar ve işçilerin ÇHC karşı ayaklandığı bir eylemde üzerlerine tankların sürülmesi emri verilmiş ve yüzlerce insanın ölümü ile sonuçlanmıştır 



Meydan, aynı zamanda dünyanın en büyük meydanı unvanına da sahiplik ediyor. Meydanın içinde Mao Zedong’un anıtmezarı da var. Bu mezara çanta, kamera, telefon gibi materyallerle giremiyorsunuz. Açıkçası bu tutumdan rahatsız olup anıtmezara girmemeye karar verdik. Meydanda klasik Uzak Doğu pozumu da verdikten sonra,  National Museum of China’ya yöneliyoruz. 



 Müze içerisindekiler daha çok yakın tarihe ait parçalardı. Biraz dolaştıktan sonra zamanın yaklaşması ile birlikte Pekin’e veda edip Weifang’a geri dönmek üzere yollara düşüyoruz.  











2 yorum:

  1. Harika bir yazı olmuş, hangi durakta inilir, nasıl gidilir. Muhteşem bir yazı. Tek tek tüm başlıklara yorum yazmak istemedim. Buradan, diğer yazılar için de kutluyorum sizi.

    YanıtlaSil