Qingdao, Çin’in Kuzey kısmında yer alan ve dünya ihracatının
döndüğü Shanghai’dan sonra ki en büyük limana sahip güzel şehir. Uzun yıllar
Alman sömürgesi olarak ve bir dönemde Japonya’nın hâkimiyetinde kaldıktan sonra
Çin Halk Cumhuriyeti topraklarına yeniden katılmıştır. Bu çok ulusluluk
Qingdao’ya bir Çin şehri olmasından çok Avrupai bir hava katmıştır. Pek de
güzel olmuştur.
Geçen
Mayıs ayında bir hafta sonu aklımıza esmiş ve basıp gitmiştik. O vakit sadece
bir gece kalmıştık bir gece tabi ki hiçbir şeye yetmedi. Mid-Autumn Festival bu sene hafta sonu ile
birleşince Qingdao yolları bize de görünür oldu. Mid-Autumn adı üstünde orta
son bahar tatili. Bu tatile özel Moon cake dedikleri ay kekleri yapılıyor.
Marketler restaurantlar çeşit çeşit bu keklerden hazırlıyor,
biz de adet yerini bulsun dedik ve son çalışma günü şirkette Moon Cake
yedik. Benim için fazla hamurumsu çiğ
bir tadı vardı o yüzden pek beğenmedim. Şeklini dolunaydan alıyor.
Qingdao’ya geçen sefer hızlı trenle gitmiştik, bu
sefer arabayla gittik. Çin’de araba kiralamak yabancılar için mümkün değil,
birçok ülkede 6 aya kadar geçerli olan ehliyetlerimizi Çin Hükümeti kabul
etmiyor. Ehliyet için başvuru yapıp
sınava girmeniz gerekiyor. Sabah erkenden kalkıp eşyalarımızı yükledik. İlk
durak kahvaltılık almak için Starbucks. Sandiviçleri
ve kahveleri alıp düştük yola. Qingdao – Weifang arası yaklaşık 200 km
programımızda ilk görmemiz gereken yer dünyanın en uzun köprüsü olarak adını
duyuran Haiwan Bridge vardı.
Köprü
42 km uzunluğunda Sarı Deniz üzerinden 3 şehri birbirine bağlıyor. Rotamızı
köprünün üzerinden şehre girecek şekilde ayarladık ve Qingdao’ya buradan
girdik. Başlangıçta bilinmeze doğru gidiyormuş hissi veriyor insana ucu bucağı
görünmeyen bir yol.
Qingdao’da konaklamak için Agoda.com’dan Ibis Hotel’i
tercih ettik. Gecelik 54TL ödedik. Agoda.com’un söyle bir güzelliği var
yaptığınız her rezervasyon için bonus kazanıyorsunuz ve bir süre sonra bu size
bir gece bedava konaklama olarak geri dönüyor. Otel bu zamana kadar
kaldıklarımıza kıyasla kötüydü. Temizlikte sınıfta kaldılar.
Otele
hemen yerleşip hızlıca gezi programına başladık. İlk durak Qingdao Katolik
kilisesiydi. Qingdao’da metro yapım
aşamasında, 2014’te faaliyete geçecek bu yüzden şehiriçi ulaşım ya otobüsle ya da
taksi ile olmak zorunda. Katolik kilisesi şehrin en eski yapılarından (Adresi: No.15
Zhejiang Road, Shinan District, Qingdao 266001). Kilise, sahile yakın
sayılacak bir mesafede, o yüzden sahilden de kolaylıkla gidebilirsiniz.
Kiliseye giderken yolda bir Çin klasiği olan sokağa asılmış çamaşırlarla
karşılaştık.
Kilisenin
içerisi ziyarete kapalı tıpkı saraylarda olduğu gibi korumalı bir bölmeden
içeriye bakabiliyorsunuz sadece, etraf düğün fotoğrafçıları ile dolu belki
10’dan fazla çift burada çekim yaptırıyordu.
Sanırım
gelinleri kıskandırmak niyetinde olan bir temizlik görevlisi etrafta tüm çalımı
ile dolaşıyordu.
Kilise
binasına dışardan bakıp sahile indik. Kiliseden doğruca aşağı indiğinizde
Qingdao’nun görülmesi gereken yerleri arasında geçen Zhanqiao Pier ve hemen
karşısındaki Little Qingdao. Tren istasyonu sahile çok yakın istasyondan çıkar
çıkmaz sahile inerseniz bu güzel 2 yapı karşınızda olacak. Pier tadilat
dolayısı ile kapalıydı. Little Qingdao küçük bir ada üzerinde tarihi deniz
feneri var.
Luxen Park'a kadar sahilde yürüyüş yaptık sonra
orda biraz dinlenip yine sahilde olan Alman Hapishanesi Müzesi'ne gittik (Qingdao
Germany Prison Museum Site -Adres: No.321 Changzhou Road, Shinan
District, Qingdao 266003) Müzeye giriş 25RMB içerisi oldukça
ilginçti.
En çok
ilgimi çeken bölüm Japon işkence odasıydı. Müzede dolaştıktan sonra yemek yemek
için daha önce belirlediğimiz İtalyan restaurantına gittik.
Qingdao’da
fastfood’tan ziyade uluslararası restaurantları denemeye karar vermiştik.
Milano Italian Restaurant bu gezimizin en favori mekanı oldu. Her akşam gittik.
Gittiğimiz mekânların Çince adreslerini http://www.qingdaochinaguide.com temin edebilirsiniz. Yemek olarak önden domatesli fesleğenli çıtır
ekmeklerden söyledik, vejetaryen pizza ve lazanya da ana yemek olarak sofrada
yerini aldı. İçecekler meşhur Qingdao biraları. Biralar buz kovasında geldiğinde medeniyeti
iliklerimize kadar hissettik. Yemek, sohbet derken bütün akşam Milano
restaurantın bahçesinde geçirdik 350RMB hesap ödedik.
2. Gün
Erkenden
uyanıp Marina City alışveriş merkezine gittik adından da anlaşıldığı gibi
burası Qingdao marinada olan bir yer. 2008 Pekin Olimpiyatların bir ayağı bu
marinada yapılmıştı, yelken barınağı ve 4 Mayıs meydanı da burada. Marina ile
birleşen sahili takip ettiğinizde 4 Mayıs anıtını ve müzik meydanını görmeniz
mümkün.
Diğer
tarafta ise Deniz feneri ve ülke bayraklarının olduğu kordon mevcut, özellikle
akşamları şehrin tüm manzarası burada tüm ihtişamı ile sizi bekliyor. Sabah
erkenden çıkıp marinaya geldik çünkü yer bulmak biraz sorun olabiliyor öğlene
kadar kahve ve denize karşı kitap okuma keyfini yaşadık.
Yeni
durağımız Qingdao Protestan Kilisesi (adres Jiangsu Lu 15, Qingdao)
kiliseye giderken tesadüfen Signal Hill Park’a rastladık burada nedir diye
içeri girdiğimizde Alman sömürgesi olduğu zamanlarda burasının bir sinyal
merkezi olduğunu öğrendik.


Bir
tepenin üzerine kurulu kulelerin görüntüsü mantara benziyor kuleye bir parkın
içinden çıkılıyor giriş 10RMB. Kuleye çıktığımızda doğru bir seçim olduğunu
fark ettik Qingdao’da görülmesi gereken her yeri ayaklarınızın altına seriyor.
Kule, Ankara’daki Atakule formatında döner bir platform var. Kuleyi de gezip
tekrar kilise yollarını tuttuk. Protestan kilisesi dışarıdan bakıldığında çizgi
filmlerdeki evleri andırıyor. Burada da düğün fotoğrafçıları var ama Katolik
Kilisesine nazaran talep oldukça düşüktü. Kilise girişi 10RMB bu zamana kadar
gördüğüm en sade kilise hiçbir resim ya da heykel yok içeride bomboş duvarlar
sadece camlarında işlemeler vardı. Birde kilisedeki boşluktan mı dikkatimi
çekti bilmiyorum ilk defa daha önce filmlerde gördüğüm kilise orgu ile
karşılaştım.


Kiliseden
çıkıp Zhan Shan Tapınağı'na gittik (ShiNan District > ZhongShan Park Alanı) parkta
biraz dolaştık ve tapınak bölümüne geçtik. Giriş ücretliydi ama girişteki
güvenlik bize güzellik yapmak istedi sanrım bilet satmadan bizi içeri davet
etti. Daha önce gördüğümüz tapınaklarla hemen hemen aynıydı tek fark daha büyük
olmasıydı.
Her
bölümde Budist rahipler sıkı koruma halinde idiler. Budist rahipleri aktif
olarak gördüğüm ilk yer de burası oldu. Enteresan olarak ilk defa bayan bir
tanrıça gördüm.
Parkın
içinde bulunan ama çok yüksekte olduğu için teleferik ya da araçla çıkılabilen
Qingdao TV Tower’a gittik giriş 180 RMB.
Tower
dönüşü Şarap sokağına gittik burası yan yana dizilmiş şarapçılardan oluşan bir
sokak ama biz mi yanlış zamanda gittik bilemiyorum çok sessiz sakin sanki hiç
faaliyet yokmuş gibiydi sokakta bir de şarap müzesi vardı ama Çinliler ve şarap
pek mantıklı gelmedi ve girmedik.
Karnımız acıkmaya başlayınca planlarımız
arasında olan Alman restaurantına gittik.
Alman
restaurantının hemen yanında Grand Theatre
ve Tsingdao Beer festival alanı vardı oralara da küçük bir ziyaret yaptık. Bu sene festival
tarihlerinde Türkiye’de olduğumuz için kaçırdık.
Zur Bierstube German Restaurant’ta da bahçede oturmayı
tercih ettik. Bahçesi olan bir mekan bizim için bulunmaz bir nimet. Hemen
menüleri karıştırıp patates salatası, biftek ve hamburger, yanına da Alman
birası söyledik. Yemeklerin hepsi çok lezzetliydi ortalama 320RMB civarı bir
hesap ödedik. Ama gönlümüz İtalyan resturantının keyifli ortamında kalmıştı.
Yemekten sonra tekrar bir şeyler içip muhabbet etmek için Milano İtalian’a gittik.
3.Gün
Bu gün tek planımız olduğu için biraz geç kalktık. Bir
şeyler yemek için otelin hemen yanındaki KFC’ye gittik dönüşte 3 gündür
hazırlıklarını gördüğüm ama bir türlü denk gelemediğim bir düğün seremonisi ile
karşılaştık. Otelin yanında bir nevi düğün salonu olarak tabir edebileceğimiz
bir mekân vardı, girişe toplar ve trompetli teyzeler dizilip müzik yapıyorlardı
2 genç arkadaş da ejderha kıyafetleri giyip gelinle damadın girişinde bir çeşit
gösteri yaptılar. Kalabalıktan çok az şey yakalayabildim.
Çin'de 4 rakamının telafuzu ölüm kelimesinin seslendirilişi ile çok yakın olduğu için 4 rakamı uğursuz sayılmaktadır bu nedenle 4 rakamının bazı binalarda, asansörlerde ve benzeri durumlarda kullanılmayı tercih edilmediğini duymuştum fakat yaklaşık bir yıldır burda yaşamamıza rağmen ilk defa gördüm.
Bugünkü programda Polar Ocean World’ a gidip
yunus gösterilerini izlemek vardı. Qingdao’da enteresan binalar her yerden
yükseliyor. Gösteri girişi 180RMB içerde ufak çaplı bir akvaryum mevcuttu.
Kutup
ayısı, kurt, penguen, fok, çeşit çeşit balıklar ve yunuslar vardı. Gösteri
beklediğimizden daha kısa sürdü en kötü tarafı ise İngilizce hiç kullanılmaması
oldu.
Yunuslardan
sonra deniz aslanı ve fokların gösterisini izlemek için yan taraftaki salona
geçtik. Deniz aslanı pek espiritüeldi.
Gösteriden
sonra Laoshan dağına gitmek istedik fakat buraya gitmek için otobüslere
binmemiz gerekiyordu yeterince Çinlilerle haşır neşir olduğumuz için bu tatilde
biraz daha şansımızı zorlamayalım keyfimiz yerinde kalsın dedik ve vazgeçtik.
Akşam yemek planımız Hint Mutfağı denemesi idi. Fatima Indian Restaurant'ın
yolunu tuttuk.
Burada menüden Vegetable Pokora, Vegetable Salad, Dhal Tadko, Chicken Tikka Masala söyledik. Hepsi birbirinden lezzizdi yemeklerin. Mekân Hint geleneklerine göre dekore edilmişti. İçerdeki sivrisineklerse kendimizi Hindistan'da hissetmemiz için dekorun bir parçası idi sanırım. Afiyetle yemeklerimizi yedikten sonra sohbet-muhabbet için yine Milano İtalian'a gittik.
4.Gün
Biz sabah yolluk kahvelerimizi alıp yapacak bir şeyimiz kalmadığı için Weifang'a döndük ama ben daha önceki gelişimizde gittiğimiz biraz müzesinden bahsetmek istiyorum Tsingtao Brewery Museum (Adres : 56 DengZhou Road) müze eski bira fabrikası
aslında, fabrika faaliyetlerin devam edebilmesi için daha büyük bir alana
taşınınca burası müze olarak tahsis edilmiş. Müzenin bulunduğu sokak sağlı
sollu restaurantların bulunduğu hayli neşeli bir mekân. Müze girişi yanlış hatırlamıyorsam
25RMB idi.


İçerde
kuruluş evraklarından bu güne kadar yapılan reklamlarına paketlenme aşamasına
kadar birçok bölüm mevcut. Dünya biralarının olduğu vitrinde, Efes Pilsen’i
görmekte ayrıca gurur verici idi. Sarhoşluk hissini yaşamak için dizayn edilmiş
bir oda da gezilecek yerler arasında. Müze ziyareti sırasında 2 yerde bira test
barları var bunlardan birinde Raw beer dedikleri ham biranın test edildiği
kısımdı. Ham bira açıkçası işlenmiş biralardan çok daha lezzetli idi. Müze
çıkışında küçük bir bar var burada ham birayı sevenler için özel satış
yapılıyor ancak biralar fıçıdan servis edildiği için alıp götüremiyorsunuz.


Eğer yolunuz bir gün Qingdao’ya düşerse
bira müzesi kesinlikle görülmesi gereken yerler arasında. Qingdao’da bir Türk
restaurantıda mevcut burası bir restauranttan daha çok fast food kıvamında
Istanbul Turkish Restaurant(adres: Mykal Mall-7F, Mykal Food Court) Mayıs’taki
ziyaretimizde gitmiştik. İşletmecisi Kurtuluş isimli Türk bir arkadaştı.
Yemekler gayet lezzetli tavuk dönerden iskendere birçok yemek vardı.
Resturantın müşterileri ise şehirdeki yabancı turistlerdi. Sanırım onlar da
yaşasın Türk mutfağı diye buradalardı. Qingdao için 2-3 gün oldukça yeterli
görülmesi gereken her yeri bu sürede rahatlıkla tamamlaya bilirsiniz.